Sovyet Propaganda Çizgi Filmleri
“Propaganda denince, tüm ya da kısmi belirtileriyle olsun, bireyler ya da geniş yığınlar tarafından anlaşılır biçimde yapılmış olsun, bugünkü toplum düzeninin devrimci açıdan açıklanmasını anlamamız gerekir. Sözcüğün tam anlamıyla… ajitasyondan anlamamız gereken şey ise, yığınların, belirli somut eyleme çağrılması ve proletaryanın toplum yaşamına doğrudan devrimci müdahalesinin sağlanması olmalıdır. …Kısacası, propagandacı “birçok düşünceyi” vermelidir, o kadar çok ki bu düşünceler birbiriyle bağlantılı bir bütün olarak ancak (nispeten) az sayıda kimseler tarafından anlaşılabilir olacaktır. Aynı konu üzerinde konuşan ajitatör ise en çarpıcı ve en çok bilinen bir olguyu…örnek olarak ele alacak ve herkesin bildiği bu olgudan yararlanarak “yığınlara” tek bir düşünceyi… iletme yoluyla çaba harcayacaktır; ve bu çelişkinin daha tam bir açıklamasını propagandacıya bırakarak, bu göze batan haksızlığa karşı yığınlar arasında hoşnutsuzluk ve öfke yaratmaya çalışacaktır.” (Vladimir İ. Lenin, Ne Yapmalı?, 1992, s. 71-72.)
Yukarıda Lenin’in de ele aldığı gibi, Ekim Devrimi öncesi ortaya konan propaganda ve kitle arasındaki bağ, Sovyetler Birliği’nin kuruluşunda da temel bir ilke olarak işlevsel bir rol almıştır. Yeni baştan kurulmaya çalışılan Sovyetler paradigmasının yaratmaya çalıştığı Sovyet vatandaşı imgeleminin kitleye ulaştırılmasındaki iki mühim engeli aşmak için kullanılan propaganda ile iktidarın oluşturduğu yeni sosyalist hegemonyanın ülkeyi baştan başa kuşatması beklenmiştir. Bu iki mühim engel, yani halkın büyük çoğunluğunun okuma-yazma bilmemesi ve coğrafi bazda dünyanın en geniş topraklarına sahip olması dolayısıyla proletarya diktatörlüğünü tesis etme gayesiyle siyasal ve ekonomik egemenliği elinde tutan Parti’nin hegemonik projesinin kitleye ulaşmasının yolu tam da propagandanın etkin kullanımı ile mümkün görünmüştür. Ve tam da Lenin’in dediği gibi, bütünsel olarak okuma-yazma bilmeyen ve periferide ikamet eden herhangi bir normal Sovyet yurttaşının anlamakta zorlanacağı birçok devrimci/sosyalist/komünist düşünceyi iletmenin en emin yolu yine propaganda ile mümkündür. Bu minvalde de, propagandanın en kolay yollarından biri olan görsel materyallerin kullanımı vasıtasıyla iki ana propaganda yöntemine başvurmuştur, bu bağlamda: Sinema/filmler ve posterler/afişler.
20. yüzyılda sinemanın ortaya çıkışı ile, siyasi anlatıların halk kitlelerinin iknası sürecinde etkin kullanımını sağlayacak bir temelde ortaya çıkan propaganda politikaları kendini sinema üzerinde de etkili bir biçimde göstermiştir, hem de iki taraf içinde. Batı’nın, özellikle de Amerikan sinema sektörünün baş düşman karakteristiğini yüklediği Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelere karşılık, Sovyetler Birliği de hem dahili hem de harici meselelere ideolojik yaklaşımını ortaya koyarken kendi hegemonik yapılanması temelli bir tutum sergilemiştir. Lenin’in devrim sonrası Sovyetler Birliği’nin kurulum aşamasında özel önem verdiği sinema ile yönetenlerin ve yönetilenlerin yakından alakadar olması sonucu hem propaganda anlamında hem de sanatsal yapıtlar anlamında dünya çapında bir Rus/Sovyet sineması geleneği ortaya çıkmıştır.
Bunlarla beraber, Sovyet propaganda filmleri açısından, tüm o Sovyet film endüstrisinin ürettiği propagandatif yanı kadar sanatsal değeri de tartışılmaz filmlerin yanında, belki de en ilginci ise, 1924 yılından ta ki Perestroyka dönemine kadar çekilmiş olan propaganda çizgi filmleridir. Sovyetler Birliği, bu çizgi filmleri dışarıya satmak için değil, daha çok kendi sınırları içinde veya Varşova Paktı ya da tüm diğer sosyalist veya müttefik ülkeler için yapılmış filmlerdir. Esas yapılış amaçları ise tabi ki yeni kurulan işçi sınıfı ve emek söylemleri temelli hegemonyayı sağlamlaştırma adına özellikle okuma-yazma bilmeyen ama yine de ülkenin geniş coğrafyasındaki ve dünyanın diğer sosyalist coğrafyalarındaki tüm insanlara propaganda aracılığıyla kolektif imgelemlerin oluşturduğu sosyalist ideolojiyi yaygınlaştırmaktı. Genelde, anti-kapitalist, anti-faşist, anti-emperyalist ve anti-Batı içeriklere sahip bu çizgi filmler de, ideolojik tarafları kadar estetik değerleri barındırması ile de dikkat çeken Sovyet posterlerinden esinlenilmiş eserlerdir. Dört adet kısımdan oluşan bu çizgi filmler şöyledir:
1. Amerikan Emperyalistler
2. Faşist Barbarlar;
3. Kapitalist Köpekbalıkları
4. Aydınlık Geleceğe Doğru – Komünizm.
Yukarıda Lenin’in de ele aldığı gibi, Ekim Devrimi öncesi ortaya konan propaganda ve kitle arasındaki bağ, Sovyetler Birliği’nin kuruluşunda da temel bir ilke olarak işlevsel bir rol almıştır. Yeni baştan kurulmaya çalışılan Sovyetler paradigmasının yaratmaya çalıştığı Sovyet vatandaşı imgeleminin kitleye ulaştırılmasındaki iki mühim engeli aşmak için kullanılan propaganda ile iktidarın oluşturduğu yeni sosyalist hegemonyanın ülkeyi baştan başa kuşatması beklenmiştir. Bu iki mühim engel, yani halkın büyük çoğunluğunun okuma-yazma bilmemesi ve coğrafi bazda dünyanın en geniş topraklarına sahip olması dolayısıyla proletarya diktatörlüğünü tesis etme gayesiyle siyasal ve ekonomik egemenliği elinde tutan Parti’nin hegemonik projesinin kitleye ulaşmasının yolu tam da propagandanın etkin kullanımı ile mümkün görünmüştür. Ve tam da Lenin’in dediği gibi, bütünsel olarak okuma-yazma bilmeyen ve periferide ikamet eden herhangi bir normal Sovyet yurttaşının anlamakta zorlanacağı birçok devrimci/sosyalist/komünist düşünceyi iletmenin en emin yolu yine propaganda ile mümkündür. Bu minvalde de, propagandanın en kolay yollarından biri olan görsel materyallerin kullanımı vasıtasıyla iki ana propaganda yöntemine başvurmuştur, bu bağlamda: Sinema/filmler ve posterler/afişler.
20. yüzyılda sinemanın ortaya çıkışı ile, siyasi anlatıların halk kitlelerinin iknası sürecinde etkin kullanımını sağlayacak bir temelde ortaya çıkan propaganda politikaları kendini sinema üzerinde de etkili bir biçimde göstermiştir, hem de iki taraf içinde. Batı’nın, özellikle de Amerikan sinema sektörünün baş düşman karakteristiğini yüklediği Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelere karşılık, Sovyetler Birliği de hem dahili hem de harici meselelere ideolojik yaklaşımını ortaya koyarken kendi hegemonik yapılanması temelli bir tutum sergilemiştir. Lenin’in devrim sonrası Sovyetler Birliği’nin kurulum aşamasında özel önem verdiği sinema ile yönetenlerin ve yönetilenlerin yakından alakadar olması sonucu hem propaganda anlamında hem de sanatsal yapıtlar anlamında dünya çapında bir Rus/Sovyet sineması geleneği ortaya çıkmıştır.
Bunlarla beraber, Sovyet propaganda filmleri açısından, tüm o Sovyet film endüstrisinin ürettiği propagandatif yanı kadar sanatsal değeri de tartışılmaz filmlerin yanında, belki de en ilginci ise, 1924 yılından ta ki Perestroyka dönemine kadar çekilmiş olan propaganda çizgi filmleridir. Sovyetler Birliği, bu çizgi filmleri dışarıya satmak için değil, daha çok kendi sınırları içinde veya Varşova Paktı ya da tüm diğer sosyalist veya müttefik ülkeler için yapılmış filmlerdir. Esas yapılış amaçları ise tabi ki yeni kurulan işçi sınıfı ve emek söylemleri temelli hegemonyayı sağlamlaştırma adına özellikle okuma-yazma bilmeyen ama yine de ülkenin geniş coğrafyasındaki ve dünyanın diğer sosyalist coğrafyalarındaki tüm insanlara propaganda aracılığıyla kolektif imgelemlerin oluşturduğu sosyalist ideolojiyi yaygınlaştırmaktı. Genelde, anti-kapitalist, anti-faşist, anti-emperyalist ve anti-Batı içeriklere sahip bu çizgi filmler de, ideolojik tarafları kadar estetik değerleri barındırması ile de dikkat çeken Sovyet posterlerinden esinlenilmiş eserlerdir. Dört adet kısımdan oluşan bu çizgi filmler şöyledir:
1. Amerikan Emperyalistler
2. Faşist Barbarlar;
3. Kapitalist Köpekbalıkları
4. Aydınlık Geleceğe Doğru – Komünizm.
kaynak: bagimsizsinema.org
Yorumlar
Yorum Gönder