Bir Sinema Salonunu Düşünün

Bir salon düşünün:
Kocasının işlerinden bıkmış asker-subay eşleri,memleketin bilmem hangi köşesinden gelmiş öğrenciler,doğuya sürgün edilmiş polis babanın durumdan habersiz çocukları,yurtsever kimlikleriyle orada bulunmaları bile tehlike olarak sayılabilen devrimci gençler,cemaatin ablalığının verdiği o kuralcılığı kendisi için geçersiz kılıp saklanarak o salonda yer alan cemaat ablaları…

   Hepsi aynı salonda,aynı şekilde eğlenmeye gelmiş ve geceyi en azından Tanrı tarafından unutulduğuna inandıkları şehirde bir gece bile olsa eğlenerek geçirmek içindi.Salon,devlet dairelerinin o soğuk ve bunaltıcı salonlarından biriydi.Kullanılmayan  bir salondu.Artık kimin aklıma geldiyse şaşırmak gerek! Çünkü: aynı dönemlerde, açılmaya çalışılan sinemanın inşatı bitmesine rağmen ruhsatı iptal edilmişti. İnsanlar o soğuk ve kocaman salona muhtaç edilmişti.Ses sisteminin yeterince yankılanmaması,salonun soğuk olması,filmin iğrenç bir kopyasının  izletilmeye çalışılmasını anlatmıyorum.
    

     Bunların bir önemi de yok.Asıl önemli olan: salonun ortasında salonun soğukluğuyla yarışır durumda olan kocaman pankart.Mavi amblem ve siyah bir yazıyla “Güvenliğiniz,güvenliğimizdir .EMNİYET”  yazılması ve hangi filmi izlesek  bu slogandan dolayı komedi tadı vermesiydi.Bir tek film istisnaydı 72.Koğuş o da artık filmin içindeki açlık sahnelerinden olsa gerek.Diğer izlenen yaklaşık5-6 filmin(neden 5-6 derseniz hemen her çıkan film gelmezdi.Bir hatta iki ay sonra anca) hepsinde salonun sol alt kısmındaki “güvenliğiniz güvenliğimizdir” yazısı ve arkada  hiç de güvende olmadığımızı bildiren sivil polisin sinemadakileri fişlemesi,isimleri tek tek yazması hepimizi güldürmüştür.
   
   Aynı salonda bulunan polis çocuklarını,asker eşlerini bile…
Gülen insanlar film bittikten hemen sonra dağılmak zorundaydı çünkü: az önce sinemada yanına oturan çocuğun babası sizi yerli yersiz sorgulayabilir.Hatta istediği an sizi onun deyişiyle “bir gece misafir edebilirdi.” Mutlu mu ayrılıyordu o insanlar o sinema denen kıytırık salondan? Hiç sanmam.Devlet bu yaşananlardan habersiz miydi? Onu da sanmam.Tüm bunları nede anlattın derseniz: “Doğu’da insanlar neden sinemaya gitmiyor,ayol bir sinema bilem yok, çok kırolar” diyenler için kısa bir yazı olmasını istedim bu kadar.(Üstelik bunlar çok uzak bir tarihte değil 2 sene önce yaşanmış şeylerdir.)

Bu yazı Yorumhane.org yazarı tarafından kendidefterim için yazılmıştır.Yazarın yazdığı diğer yazıları okumak için www.yorumhane.org adresini ziyaret edebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Taare Zameen Par - Yerdeki Yıldızlar Film Eleştirisi

Takhté siah | Kara Tahta | Filmi'nin Eleştirel Analizi

Yılmaz Güney Hayatı ve Tüm Filmleri