Hayatın Yüklemi
Karşısında oturan yüze şöyle bir baktı ve bir düşüncenin peşinden dalıverdi içine, en derine. Bir düşünceye daldı gitti işte, nerden nereye. Tüm kelimelerini yine gözden geçirdi içinden. Cümleyi doğru kurmak adına sıraladı kelimeleri teker teker. Toparlandı, oturduğu yerden kalktı, doğruldu. Bir o yana bir bu yana gitti-geldi. Sıkıntılı olduğu, kendi içinde kaybolduğu her halinden belliydi. Ama nerde olduğuna dair ise hiç bir bilgi yoktu. Derinlerde, en derindeydi ama nerdeydi, kiminleydi… İçinde sağanak sağanak yağan hüzün yağmurları vardı, seller akıyordu, yakıyordu. Kendini yakıp yıkan sellere bırakmayı düşündü bir an. Nerden karaya vurursam oradan çıkarım, oradan yola devam ederim. Hayata tutunur, oradan kırıntılarını toplamaya devam ederim hayatın dedi. Ya da bir çamura saplanıveririm. Bir bataklıkta kaybolur, o bataklığa can verir belki bedenim ya da orda yok olurum dedi içinden. Ah dedi, derinden bir ah. Bir bulsam nerden başlayacağımı, bir tutabilsem ipin ucunu dalıvereceği...